Asıl sol parti Saadet!

CHP, gerçekten sosyal demokrat parti değil. Asıl sosyal demokrat parti, sol parti biziz.

Haberin Devamı

Asla sağ parti değiliz. Yani, sermayeden, haramdan, yağmadan yana bir parti değiliz. Sermayeden yana olan partiler sağ partilerdir. Emekten, haktan, özgürlükten, demokrasiden, adaletten yana olan partiler sol partilerdir...

Allah aşkına hangi özgürlükten yana oldu CHP? Özgürlüğü genişleten her şeye karşı çıkıyor Baykal ve partisi. Millet de sahte özgürlükçü AKP’ye yöneliyor. Neresi özgürlükçü AKP’nin? İşte, Kürt meselesi ortada. Önce bir açılım yaptılar. Sonra ’Ya sev, ya terk et’ diyorlar. Böyle bir kafadan demokrasi ve özgürlük çıkar mı?

Adaylığınızın Kılıçdaroğlu’na yarayacağı söyleniyor. Ne diyorsunuz?

Bu yeni bir numara değil ki! Demirel de 40 sene aynı şeyi yapmadı mı? ’Oyları bölmeyin, bana oy vermezseniz CHP gelir, komünizm gelir’ diye 40 sene ensemizde boza pişirmedi mi? Adalet Partisi’nin 1977 seçimindeki broşürüne bakın, ’Milli Selamet Partisi’ne oy vermeyin, oylar sola gider, CHP seçilir. Oyları bölmeyin, bize verin’ diyorlardı. Şu anda AKP de aynı şeyi söylüyor. ’Saadet Partisi’ne oy vermeyin, oyları bölmeyin, CHP gelir’ diyor. Yalan yanlış bir sürü şey yayıyorlar, milleti korkutuyorlar. ’Kılıçdaroğlu gelir, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden 10 bin insanı işten atar!’ diyorlar. Niye atsın? Ne kadar saçma sapan iddialar. Sağolsun, Kılıçdaroğlu açıklama yaptı, ’Başkan olursam, Topbaş’tan başka kimseyi işten atmayacağım’ dedi. 40 yıl önceki yöntemi, korkuyu kullanıyorlar. Bu yüzden de siyaset gerçeklerle kurulamıyor. Konuşuyorum, geziyorum, halk beni biliyor. Sağcı olsun, Alevi, Kürt olsun, ne olursa olsun, herkes vicdanımdan emin. Ama muhafazakâr, mütedeyyin seçmen, ’Ya hocam niye geldin? Şimdi zamanı değildi. Sana oy verirsek Kılıçdaroğlu gelir’ diyor. Böyle bir yalanla insanlar kandırılıyor. Eğer CHP muhalefeti gerçek yerinde kursaydı, AKP bu noktada olmazdı. AKP’yi taşıyan CHP’dir. CHP’yi taşıyan AKP’dir. Tencere kapak gidiyorlar. Bu oyunu bozmak mecburiyetindeyiz bu seçimde.

HALK KORKUTULUYOR

Dünkü konuşmamızda dindar kesimdeki değişimi anlatırken, ‘Artık bir yanda başörtülü cipli kadın, diğer yanda başörtülü yoksul kadın var’ demiştiniz... Yoksul başörtülü de cipe binmek istediği için bu düzenin devamını istemez mi?

O da bir gerçek ama bundan daha önemli gerçek, daha fazla değerlerimi kaybedebilirim korkusu. Bu, maalesef toplumun neredeyse tek parti döneminden bu yana genlerine işlemiş bir şeydir. Yani ’Özgürlükçü, adaletçi olmadığı için CHP, benim yaşantıma müdahale eder, çocuğum okuyamaz, Kuran kursuna, her şeye müdahale ederler’ korkusu. Şimdi onu yıkmaya çalışıyor CHP. Ama halk CHP’den korkuyor, korkutuluyor. Merkez sağ partileri de hep bunu yaptılar ama CHP de hep buna malzeme verdi. CHP, gerçekten sosyal demokrat olsa böyle mi olurdu? 1973 ve 1977’de CHP’nin çıkışı var. İki şeyi söylüyorlar; ’Su kullananın, toprak işleyenin’, ’İnsanca, hakça bir düzen’ gibi bir söylemdir bu. Ve 1977 seçimlerinde yüzde 41 oy almıştır CHP. Haksızlık yapılmasın, ’Vatandaş, hep sağa oy verir’ diye bir şey yok. Sola da oy vermiştir. CHP gerçekten sosyal demokrat parti değil. Asıl sosyal demokrat parti biziz inanın. Sol parti biziz. Asla sağ parti değiliz.

Nasıl sağ parti değilsiniz?

Yani sermayeden, haramdan, yağmadan yana bir parti değiliz. Türkiye’de sağ ve sol, İdris Küçükömer Hocam’ın çok güzel vurguladığı gibi sürekli olarak istismar edilmiştir. Dünya siyaset bilimi literatüründe sermayeden yana olan partiler sağ partilerdir. Emekten, haktan, özgürlükten, adaletten, demokrasiden yana olan partiler sol partilerdir. CHP, Allah aşkına hangi özgürlükten yana oldu? Özgürlüğü genişleten her şeye karşı çıkıyor Baykal ve partisi. Millet de sahte özgürlükçü AKP’ye yöneliyor. Neresi özgürlükçü AKP’nin? İşte Kürt meselesi ortada. Önce bir açılım yaptılar. Ondan sonra ’Ya sev ya terk et’ dediler. Bu ne demek? Ya sev ya terk et diyebilen bir kafada demokrasi ve özgürlük ortaya çıkar mı? Ne demek, ya sev ya terk et? ‘Tek tip düşün’ demek, ‘Başka şekilde düşünüyorsan sana hayat hakkı yok’ demek. Böyle demokratlık, böyle özgürlükçülük olur mu? Erdoğan bilinçaltını orada ortaya çıkarıyor. Bir noktaya geldikten sonra tek tipçi kafa AKP’de de aynı, CHP’de de aynı. Özgürlüğü kendinden olanlar için anlıyorlar. Özgürlük öyle bir şey değildir. Özgürlük, çoğunlukçuluğu değil, çoğulculuğu gerektirir. Toplumsal olarak çok değişik dinlere, inançlara, kanaatlere, felsefi düşüncelere sahip olma, onların gerektirdiği gibi yaşayabilme hakkını tanıma, özgürlükçülük budur, çoğulculuk budur. Bunlar öyle görmüyor. ‘Benim dediğim doğrudur. Dolayısıyla benimkine özgürlük, onunkine değil’ diyorlar.

Ertuğrul Günay’la hiç konuşuyor musunuz?

Konuşuyoruz. Geçen İstanbul’a gelirken karşılaştık, ’Hep benim aleyhime konuşuyorsun ama ben seni seviyorum’ dedi.

Aleyhine mi konuşuyorsunuz?

(Gülüyor) Konuşuyorum zaman zaman. Ama siyaseten eleştiriyorum. ’Ben de sizi seviyorum Sayın Günay. İnsan olarak bir problemimiz yok, sizi siyaseten eleştiriyorum’ dedim.

Sizli bizli mi konuşuyorsunuz artık?

Arkadaşız. Sayın Bakan’la aramızda başka insanlar da vardı. Biz çok güzel çalışmalar yaptık Sayın Günay’la. ‘Siyasi parti’ dediler, ama henüz öyle bir aşamaya gelmemişti. İşte ’Müslüman sol’ dediler, ama biz asla kullanmamıştık. Bu tanımı Ahmet Hakan icat etti. Biz de rahatsız olmadık ama... Şöyle bir şey yaptı, ’Soldan gelen Ertuğrul Günay ve İslami kesimden gelen Mehmet Bekaroğlu, hak, hukuk, adalet öncelikli bir siyasi çalışma yapıyorlar. Bu olsa olsa Müslüman sol olur, solun inançlısı olur’ dedi. Dinin, sosyolojik, siyasi bir kavramla tanımlanmasını kabullenmiyorum ama espri çok uygun bir espriydi, oturdu... Ama maalesef sol Türkiye’de halkın inançları ve değerleriyle hep kavgalı oldu. Türkiye’nin problemidir bu.

Bir sürü solcu bu hareketi bekliyordu...

Oluyor, oluyor! Saadet Partisi’nde olacak bu. Ertuğrul Günay’la Mehmet Bekaroğlu yapamadı. Numan Kurtulmuş’la Mehmet Bekaroğlu yapar, başkası yapar. Adaleti, özgürlüğü, hakkı, eşitliği, bu güzel değerleri milletin inançlarıyla barışık bir kadronun siyasal proje haline getirmesiydi Sayın Günay’la yaptığımız çalışma. Ama Sayın Günay çok uzun durmadı, AKP’ye gitti. Gitmemesi gerekirdi. Konuştuk, tartıştık, tabii kişisel tercihi, benim söyleyebilecek bir sözüm yok. Gitti, ‘Niye gitti?’ diye eleştirdim, eleştirmeye de devam ediyorum. Sayın Günay’ın dürüst insan olduğundan eminim. Yani halk için kalbinin çarptığını biliyorum. Kültür Bakanı olarak iyi şeyler yapmaya çalıştığından eminim ama bana göre birçok günahı olan bu kadroyla birlikte olmuştur, olmamalıydı.


Hakkın peşinde bir ‘Müslüman komünist!’


BaŞbakan’In hemşehrisi... 1978’de Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun oldu. 1983’te psikiyatri uzmanlığına,1989’da doçentliğe hak kazandı. 1996’da ise mahkeme kararıyla profesör unvanını alabildi. Sebebi siyasi düşünceleri... Üniversite Yönetim Kurulu, ’Milli Görüşçü ve dinci’ gerekçesiyle profesör olmasını engellediği için çözümü mahkemede buldu. Milli Görüşçü ve dinci olduğunu kabulleniyor, ama bir düzeltmeyle “Dinci itici ve anlamsız bir kavram. Ben Müslüman ve dindar bir adamım” diyor. Peki ya ’Komünist Müslüman’ sıfatı? Hiç beis yok, kabul ediyor. Eğer ki haktan, insanlıktan, eşitlikten dem vurmaksa amaç...

Psikiyatri profesörü

Milli Görüş’ün en etkin isimlerinden biri. 1971’de Milli Türk Talebe Birliği üyesi olarak siyasete atıldı. Ankara Üniversitesi Talebe Birliği’ni kurdu ve iki dönem başkanlığını yürüttü. Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde psikiyatri dalında öğretim görevlisiyken, 1998’de Recai Kutan’ın Fazilet Partisi Başkanı olmasıyla başkan danışmanı olarak aktif siyasete girdi. 1999’da Rize milletvekili olan Bekaroğlu, 2000’de FP Genel Başkan Yardımcısı görevini üstlendi. FP kapatılınca, Saadet Partisi’ni kuran kadroda yine genel başkan yardımcısı olarak yer aldı. 2005’te siyasete ara verip, üniversiteye geri dönen Bekaroğlu, Doğu Konferansı adlı Ortadoğulu aydınları bir araya getiren platformu kurdu. Ertuğrul Günay, Haluk Özdalga ve Abdülbaki Erdoğmuş’la birlikte ’Yeni Siyaset Oluşumu’ adlı bir hareket başlattı. ’Komünist Müslümanlığı’ da işte buradan geliyor...


DİĞER YENİ YAZILAR